Almanya neden sınırlarına daha fazla kısıtlama getiriyor?

Almanya’da merkez sol hükümet, aşırı sağcı bir partinin bıçaklı saldırısı ve seçimlerde elde ettiği kazanımların ardından düzensiz göçü kontrol altına almak amacıyla geçici kara sınırı kısıtlamaları getirme kararı aldı.

Pazartesi günü hükümet tarafından duyurulan yeni kısıtlamalar, göçmen karşıtı Almanya İçin Alternatif’in (AfD) doğu eyaleti Thüringen’de seçimleri kazanmasından ve komşu eyalet Saksonya’da ikinci gelmesinden birkaç gün sonra geldi. Bu seçimler, batıdaki Solingen şehrinde üç kişinin ölümüne yol açan, Suriyeli bir sığınmacının gerçekleştirdiği iddia edilen bıçaklı saldırının gölgesinde gerçekleşti.

İşte Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomisine sahip ülkenin aldığı son önlemler ve kararın arkasındaki bağlam hakkında daha fazla bilgi:

Almanya’nın planları neler?

İçişleri Bakanı Nancy Faeser, pazartesi günü yaptığı açıklamada, kontrollerin 16 Eylül’de başlayacağını ve başlangıçta altı ay süreceğini, ancak yenilenebilir olduğunu duyurdu.

Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka ile kara sınırlarında geçici kontroller uygulanacak.

Bu, Almanya’nın 3.700 km’den (2.300 mil) uzun sınırını paylaştığı dokuz ülkeden diğer dördü olan Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve İsviçre’ye göçmenlerin gelişini kontrol etmek için halihazırda uygulanan kısıtlamalara eklenecek.

Avusturya sınırındaki ek kontroller şu anda kasım ayına kadar devam edecek. İsviçre, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yönelik tedbirlerin ise en az aralık ayına kadar yürürlükte kalması planlanıyor.

Almanya, Schengen Bölgesi’nin (Avrupa çapında serbest dolaşım bölgesi) parçası olan Avrupa Komisyonu ve komşu ülkeleri, daha sıkı kontroller uygulama planlarından haberdar etti.

29 Schengen ülkesine ilişkin kurallarda, “iç sınırlarda sınır kontrolünün yeniden uygulanmasının istisnai durumlarda son çare olarak uygulanması ve orantılılık ilkesine uyulması gerektiği” belirtiliyor.

Faeser, hükümetin yerel yetkililerin sınırlarda göçmenleri doğrudan reddetmesine ve geri çevirmesine izin verecek planlar hazırladığını söyledi; bu tedbir tartışmalı olabilir ve yasal zorluklarla karşı karşıya kalabilir. İçişleri bakanı herhangi bir ayrıntı vermedi.

Aşırı sağın baskısı altındaki Alman Şansölyesi Olaf Scholz, göçmenlere yönelik söylemini giderek keskinleştiriyor. Ciddi suçlar işlemekle suçlanan göçmenleri sınır dışı etme sözü verdi.

Almanya, 30 Ağustos’ta suç işlemekle suçlanan 28 Afgan vatandaşını sınır dışı etti. Bu, ABD’nin çekilmesinin ardından Taliban’ın 2021’de Afganistan’da iktidara geri dönmesinin ardından uygulamayı ilk kez yeniden başlattı.

Mantığı ne?

Faeser, Almanya’nın Avrupa Birliği’nin kontrollerinin ötesine geçerek, “düzensiz göç” ve “İslamcı terörizm ve ciddi suçlar” olarak adlandırdığı durumlara karşı daha hazırlıklı olmak için iç güvenliği sıkılaştırdığını söyledi.

“Ülkemizdeki insanları buna karşı daha iyi korumak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” dedi.

84 milyonluk Almanya’nın, Rusya’nın 2022’deki işgalinden kaçarak enerji ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan yaklaşık bir milyon Ukraynalıya otomatik olarak sığınma hakkı tanımasının ardından göçe karşı çıkan seslerin sayısı önemli ölçüde arttı.

Yaklaşık 10 yıl önce Almanya, çoğu Suriye’den olmak üzere bir milyondan fazla mülteciyi kabul ettiği için birçok kişi tarafından bir empati feneri olarak selamlanmıştı. eski Şansölye Angela Merkel. Ancak Almanya’nın göçü teşvik etmek için ekonomik bir gerekçesi de var: Uzmanlar, yaşlanan toplum ve durgun nüfus artışı nedeniyle iş gücünün azalması nedeniyle ülkenin her yıl yaklaşık 1,5 milyon göçmene ihtiyaç duyduğunu söylüyor.

Ne değişti?

Yaşam maliyeti krizi sırasında ekonomik ve kültürel şikayetlerin bir karışımına binen aşırı sağcı AfD, hükümeti göçmenlere karşı yumuşak davranmakla suçladı. Bu ayki bölgesel seçimlerde kazandığı zafer, Almanya’da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana aşırı sağcı bir partinin ilk zaferi oldu.

Göç, seçimlerin iki hafta içinde yapılacağı Brandenburg eyaletinde de önemli bir sorun. Federal seçimler gelecek yıl yapılacak. Scholz ve Faeser’in merkez sol Sosyal Demokrat Partisi (SPD), ulusal oylama öncesinde Brandenburg’da kontrolü elinde tutmak için mücadele edecek.

2023’te Almanya’da sığınma başvurusunda bulunan kişi sayısı 350.000’in üzerine çıktı ve bir yıl öncesine kıyasla yüzde 50’den biraz fazla bir artışa işaret etti. En fazla sığınmacı Suriye’den geldi, ardından Türkiye ve Afganistan geldi.

DEAŞ (IŞİD), geçen ay Solingen’de meydana gelen bıçaklı saldırıyı üstlendi. Analistler, olayın Almanya’da göçmen ve Müslüman karşıtı yabancı düşmanlığını körüklemesinin beklendiğini söyledi.

Sırada ne var?

Kuzey Almanya’daki Hildesheim Üniversitesi Göç Politikası Araştırma Grubu Başkanı Hannes Schammann, bu değişen bağlamın ve özellikle yaklaşan seçimlerin Almanya’yı sığınmacılara yönelik daha fazla kısıtlamaya doğru itebileceğini söyledi.

“Tüm demokratik partiler sağcı popülizmin yükselişinden korkuyor. Bu nedenle mültecilerin Almanya’ya ulaşmasını engellemek için birçok farklı yaklaşıma tanık olacağız,” dedi Al Jazeera’ya.

Göç politikaları analizi profesörü, bu hamlelerin “ciddi hukuki sorunlara” yol açabileceğini, hatta Alman anayasasının sığınma hakkını garanti altına alan maddesinin kaldırılmasına kadar varabileceğini söyledi.

“Bu, Nazi sonrası Almanya’nın insan haklarının yurdu olarak öz imajı için bir dönüm noktası olabilir. Bu göç politikasıyla sınırlı kalmayacak” dedi.

Schammann’a göre, Almanya’nın komşuları da sınırlarını kapatarak veya kısıtlayarak tepki gösterebilirler. Bu da, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma, kıtanın sınırları ve göç üzerindeki kontrollerini ifade etmek için kullanılan bir terim olan “Avrupa Kalesi”ni daha da güçlendirebilir.

Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner, Berlin’in pazartesi günü aldığı önlemlerin ardından, Almanya’nın 2023’te kısmi sınır kontrolleri uygulamaya koymasından bu yana 30 bin kişinin geri çevrildiğini duyurmasının ardından, ülkesinin Almanya tarafından reddedilen hiçbir göçmeni kabul etmeyeceğini vurguladı.

“Orada manevra alanı yok” dedi.

“Avrupa, uluslararası sözleşmeleri ihlal etme pahasına birliği korumaya çalışacak” diyen Schammann, göç baskısının çoğunun Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan gelenlere yöneleceğini, çünkü göç sayılarının düşmesinin beklenmediğini sözlerine ekledi.

“Almanya ve dolayısıyla Avrupa, mülteci kabulünde sorumluluklarını reddederse, bu durum dünya çapında uluslararası düzene olan güveni istikrarsızlaştıracaktır.”