İtalyan bilim adamlarının yaptığı son araştırma, kefenin gerçekten de İsa Mesih zamanına ait olduğunu ortaya koydu.
Yüzyıllardır, Torino Kefeni’nin aslında İsa Mesih’in yaklaşık 2.000 yıl önce çarmıha gerilmesinden sonraki orijinal kefeni olup olmadığı konusunda tartışmalar sürüyor. Birçok kişi bunun gerçek olduğuna inanırken, diğerleri bunu ortaçağ sahtekarlığı olarak reddetti.
Tarihin en çok araştırılan eserlerinden biri olan bu kefen, tarihçileri, kısmen gerçek yaşı hakkındaki tartışmalar nedeniyle ama daha çok da üzerinde açıklanamayan, çarmıha gerilmiş bir adamın izinin bulunduğu kefen yüzünden büyülemiştir.
Bu hafta, kefenin yaşıyla ilgili yapılan yeni bir araştırmanın sonuçları, kefenin İsa Mesih zamanına kadar uzandığına dair güçlü kanıtlar ortaya koydu ve bu eser bir kez daha manşetlere taşındı.
İşte Torino Kefeni ve ardındaki gizem hakkında daha fazla bilgi:
Torino Kefeni Nedir?
Kefen, 4,3×1,2 metre (14×4 ft) boyutlarında, üzerinde bir adamın soluk bir resmi bulunan, Kutsal Kefen olarak da adlandırılan bir keten kumaştır. Birçok kişi bunun, idamından sonra İsa Mesih’in bir resmi olduğuna inanır ve kumaşı önemli bir dini kalıntı olarak görür.
Kefenin ilk kaydı, 1354 yılında, kumaşın ortaçağ Fransa’sında keşfedilmesiyle olmuştur. Kuzey-orta Fransa’daki Lirey’deki kilisenin dekanına, Geoffroi de Charny adlı bir şövalye tarafından sunulmuştur. Şövalye, bunun İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra etrafına sarılan kefen olduğunu iddia etmiştir. De Charny’nin kefeni nereden veya nasıl edindiğine dair bir kayıt yoktur.
Ancak 1389’da Troyes piskoposu Pierre d’Arcis, kefeni sahtecilik olarak kınadı. Hikayeye göre piskopos, bir sanatçının kefeni sahteciliğini itiraf ettiğini iddia etti ve piskopos Papa VII. Clement’e kefeni kınamak için bir mektup yazdı. Papa’nın cevabı, kefeni bir kalıntıdan ziyade insan yapımı bir dini ikon ilan etmek ve Lirey’deki kilisenin onu sergilemeye devam etmesine izin vermek oldu.
1453 yılında İtalyan kraliyet ailesi olan Savoy Hanedanı’nın kefeni ele geçirip Chambery’deki (günümüzde Fransa’nın bir parçası) bir şapele taşıdığı ve 1532’de çıkan bir yangında hasar gördüğü anlaşılıyor. Savoy ailesi, kefeni 1578’de başkentleri İtalya’nın Torino kentine taşıdı.
Kefenin gerçekliği hakkındaki tartışmalar o zamandan beri devam ediyor. Botanikçi Avinoam Danin’in 1999 tarihli Torino Kefeni Florası adlı kitabına göre, bilim insanları 20. yüzyılın sonlarında kefenin liflerinde Kudüs’te bulunan polenlerle tutarlı polenler buldular. Bu, şimdiye kadar İsa’nın kefeni olabileceğine dair en ikna edici kanıttı.
Where is the Shroud of Turin now?
The shroud has been in the Cathedral of St John the Baptist in Turin, Italy, for the past four centuries.
Peki bu erkek imajı nereden geliyor?
Kefenin üzerindeki insana benzeyen işaretler, bilim insanlarının onlarca yıldır bunların nasıl yapılmış olabileceğini belirlemeye çalışmasının ana odağı haline geldi.
Görüntünün kumaşa nasıl işlendiğine dair henüz kesin bir cevap yok, ancak birçok teori var:
- 1978’de uluslararası bir uzman ekibi görüntünün nasıl oluşmuş olabileceğini çözmeye çalıştı ve başarısız oldu. Bu araştırma Torino Kefeni Araştırma Projesi kapsamında yürütüldü. Proje, ekibin boya veya pigment kalıntısı bulamaması nedeniyle görüntünün bir resim olmadığını buldu.
- New Mexico’daki Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’ndan Raymond Rogers, 2002 yılında görüntünün, kumaş ile kumaşa sarılı vücut arasındaki kimyasal reaksiyon sonucu oluşmuş olabileceğini öne sürdü.
- 2014 yılında yayınlanan bir araştırma makalesinde, kefen üzerindeki görüntünün deprem sonrası radyasyondan kaynaklandığı ileri sürülmüştü.
- 2015 yılında İspanya Sindonoloji Merkezi’nden bir ekip tarafından yayınlanan araştırma makalesine göre, kefendeki kan lekeleri test edildi ve AB kan grubuna ait olduğu bulundu.
- Bazıları, görüntünün negatife benzemesi nedeniyle ilkel bir fotoğrafçılık türü olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bilim insanları kefen hakkında son zamanlarda neler öğrendiler?
Son araştırmayı 2019 yılında araştırmalarına başlayan ve bulgularını 2022 yılında Heritage adlı bir dergide yayımlayan İtalyan bilim insanı Liberato De Caro gerçekleştirdi. Bunların uluslararası alanda ancak şimdi gün yüzüne çıkmasının nedeni ise belirsiz.
İtalya’nın Bari kentindeki Kristalografi Enstitüsü’nden (Ulusal Araştırma Konseyi’nin bir parçası) De Caro ve ekibi, kefenin ketenini analiz etmek için geniş açılı X-ışını saçılması olarak bilinen bir teknik kullandı.
Çalışmada, “Deneysel sonuçlar, Torino Kefeni’nin 2 bin yıllık bir kalıntı olduğu hipotezini destekliyor” denildi.
Ancak kefenin kesin menşe tarihini tespit etmek için daha fazla araştırma ve analiz yapılması gerektiği, ayrıca daha fazla X-ışını analizinin yapılması gerektiği sonucuna varıldı.
Kefenin tarihlenmesi neden bu kadar zor?
1989 yılında bilim insanları radyo karbon tarihleme yöntemiyle kefenin yaşını belirlemeye çalıştılar ve kefenin MS 1260 ila 1390 yılları arasına ait olduğunu tahmin ettiler. Bu da eserin gerçekliği konusunda şüphe uyandırdı.
Ancak İtalya’nın Padova Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde mekanik ve termal ölçümler profesörü olan Giulio Fanti, bu yıl yayınlanan makalesinde, kefen gibi tekstil ürünlerinin yüzyıllardır müzelerde ve kiliselerde sergilendiğini ve kirlenmiş olabileceğini, bunun da karbon tarihlemesinde yanlış sonuçlara yol açabileceğini belirtti.